Çin Guilin'de Miao Halkı kıyafetleriyle

27 Ekim 2010 Çarşamba

Neden sıradışı ülkelere gidiyorum?

40 küsur ülke gezdim. Son yıllarda hep sıradışı, az gidilen yerleri seçtim. Arkadaşlarım soruyor neden diye? Hakikaten neden?

Ben öyle yat bir kumsalda ye, iç, semir tatillerini sevmem. Ruhum sıkılır böyle yerlerde. Bir gün diğerinin tıpatıp aynısı... Kıpırtı olması lazım kalbimde, tatilde olduğumu anlayabilmem için. Etrafımda gördüğüm şeyler, mimariden doğaya insandan kıyafetine beynime stimulus yollamalı. Hem zaten insanlar neye inanırlar, günleri nasıl geçer merak da ederim. Çocukken tek kanallı siyah beyaz tv'mizde bir çocuk dizisi vardı. Her hafta başka bir ülkenin çocuklarını, günlerinin nasıl geçtiğini, oyunlarını, ülkelerini tanıtırdı. Çok isterdim her hafta başka bir ülkede o çocuklarla beraber olmayı. Her ne kadar gittiğim ülkellerde çocuklarla oynamasam da dünyayı görme hayalimi gerçekleştirmeyi başarabilen şanslı insanlardanım.

Haftaya Etiyopya'ya gidiyorum. Soruyorlar ne varmış orda? Hiçbir fikrim yok. Eyfel'i yok, Empire State Building'i yok, Buckingham Sarayı yok. Bu kadarını biliyorum! Ne olduğunu bilmediğim için ama aynı zamanda öğrenmek istediğim için gidiyorum zaten. Çok gelişmiş ülkeler hayal kırıklığı oldu benim için. 'Evet burayı çok iyi biliyorum, uzakdan bile Eyfel olduğunu bildim' dediğimde heyecan olmuyor ki. 'Yüzlerce kez Eyfel'i filmlerde, tv'de gördüm, tamam şimdi bir kere daha görüyorum' diye hissediyorum ben. Oysa Etiyopya'da kabileleri göreceğiz. Daha önce hiç kabile görmedim. Siz gördünüz mü? Nasıl evlerde otururlar, ne giyip, ne yiyip içerler bir fikrim yok. Ama öğreneceğim ve sizlerle paylaşacağım.

Çoğumuzun Avrupalı ya da Amerikalı bir arkadaşı vardır. Kimini iş dolayısıyla, kimini seyahat vesilesiyle tanırız. Ama kaçımız Butan'li biriyle tanışabilir, o sıradışı ülkeye gitmeden. Butan'lı arkadaşım Darji, yabancı yatırımların eco-friendly olması için ülkesinde danışman olarak çalışıyor. Butan'da böyle bir işin olduğunu bilmek bile heyecan verici benim için.

Sıradışı ülkeler bazen önyargılarımızın azalmasını sağlar bazen de ne kadar önyargılı olduğumuzu anlamaya. Ben dünya görüşüm geniş diye övünürdüm, özellikle de 13 sene yaşadığım Michigan'daki Amerikalılarla kendimi karşılaştırdığımda. Kazın ayağı öyle değilmiş. Ben de en az onlar kadar önyargılıymışım. Hindistan'da sokaklara işeyen insanları, otu boku yiyen caddelerde dolaşan inekleri gördükten, yakılan ölü kokusunu içime çektikden sonra, Nepal'de rehber benim uyuşturucu bağımlısı diye etiketleyeceğim adama kutsal adam diye para verince, rehberi orda tapınağın duvarına çalasım geldi. Demek ki neymiş? Ben de önyargılıymışım, başkalarının inançlarına saygı duymayı, geniş bir dünya görüşüne sahip olmayı öğrenememişim. İnanın hala üstünde çalışıyorum.

Son bir senedir Kültürel Farklılıklar diye seminer-workshop arası bir etkinlik düzenliyorum. Hem öğrendiklerimi  hatırlamak hem de ilgilenenlerle paylaşmak için... Yolunuz düşerse beklerim.

Anlatılana göre bir Tibetli rahip Amerikalıya aya gittiğinize inanmıyoruz ama gittiniz, sizde bizim bir ömür boyu aydınlandığımıza inanmıyorsunuz ama aydınlanıyoruz demiş. Görmeden deneyimlemeden bilemeyiz bazı şeyleri.

Evliya Çelebi usulü seyahatiniz ve dünya görüşünüz bol olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder