Çin Guilin'de Miao Halkı kıyafetleriyle

13 Kasım 2011 Pazar

Berlin

Almanlar çok kitap okuyan bir millet. Ülkede her sene 70bin yeni kitap basılıyor. Bir yılda basılan kitap sayısı açısından ABD’nin arkasında ikinci sırada geliyor Almanlar.

Mevsim yılbaşına yakınlaştığı için meydanlarda hediyelik eşya standları kurulmuş. Tabii bol bol da sosis ve bira satıyorlar. İlk heves alıyorum koca bir sosis ve bir bardak bira. Ama her gün her gün sosis görmekten bir süre sonra gına geliyor. Sabahın köründe bile metrolarda bira içiyorlar bu Almanlar. Ama Rusya’daki gibi sarhoşları görmüyorum. Edebiyle içiyorlar demek. Almanlar dünya alkol tüketiminde en baş sıralarda geliyormuş.

New Orleans’ın Mardi Gras’ı, Venedik’in Karnaval’ı, Güney Almanya’nınsa Fasching’i var. Fasching kelimesi Fastnacht’dan yani oruca başlangıç gecesi kelimesinden türemiş. Çoğu bayram gibi Fasching’de pagan gelenekleriyle Hristiyan elementlerin bir karışımı olarak ortaya çıkmış. Kökeni kışı kovmak için yapılan ritüellere dayanıyor. Ayrıca eskiden alt tabaka maskeler ve kıyafetlerler bu bayramı aristokrasi ve din adamlarıyla dalga geçmek için kullanırmış. Bayram olduğu içinse ceza almazlarmış. Bugünse bu kıyafetler pop kültürün bir parçası olmuş

Ash Wednesday’den bir gece önce gençler yolları bir iple kapıyormuş ve gelip geçenden garip bir miktarda para istyormuş 3 euro 32 cent gibi.

Almanlar Avrupa’nın en gezgin halkı. Tatile yılda 35 milyon euro harcıyorlar.

Kredi kartı geçmiyor her yerde. Yaptığım 230 euro’luk alışverişe bile kart kabul etmiyorlar. E-card kabul ediyorlar bir tek. Naylon torba yerine kumaş torba kullanıyor çevreye saygılı Almanlar.

Voltaire’in Candide operasına gidiyorum, müzikler güzel ama opera binasi beş para etmez. Adamlar, "you can't kill me, I am too sick to die" cümlesinde yerlere yatıyorlar gülmekden.

Metrolarda Pegasus reklamları var. Ayrıca ‘Türkçe’ ‘Bir Almanyayız’ sloganları yazılı. Başıörtülü bir Türk doktor ve Alman bir hemşire bir hastayı beraber muayene ediyorlar.

Almanların cimriliği meşhur. Havaalanında ve lokanta da bile WC paralı.

Elma suyuyla maden suyunu karıştırıp içiyorlar. Yemekler berbat. Servis daha kötü. Sandwich ve su alıyorum, kadın kasanın tuşlarına basarken kredi kartıyla ödeyebilir miyim diyorum, kadın bir dakika bir dakika diyor sinirlenerek. Bu birkac kere daha oluyor. Multi-tasking yapamıyorlar.

Set öğlen menüsü olan Japanese Cuisine adlı sushi lokantasına gidiyorum, Janet Jackson gelmiş, duvarda resimleri var, öğlen menüsü istiyorum, en çabuk o gelir di mi, bir saat sürüyor. Nerdeyse ucağı kaçırıcağım.

Sex and the City'nin bir bölümünün çevrildiği 1811’de kurulan  Lutter and Wegner adlı lokantaya gidiyorum. Duvarda hiç Sex and the City'e ait resim yok, acaba web'de uydurdular mı diye düşünüp garsona soruyorum, evet evet ben servis yaptım, face'de resimlerimiz var diyor. O kadar kendilerine güveniyorlar ki, Sex and the City'de neymis der gibi bir resmini bile koymamışlar. Bravo doğrusu. Bir somon fümeyi nasıl bu kadar lezzetsiz hale getirebilmişler şaşırdım doğrusu, iki Alman şarabı deniyorum, tatlı şarap ya beğenemiyorum.

Bergama müzesine web’den bilet alayım dedim. Yarım saat arayla bilet alabiliyorsunuz. Hermitage’da yoktu böyle birşey. İstediğiniz zaman girebiliyordunuz. Müze inanılmaz. Efes'i alıp taşımışlar ve bir çatının altına sokmuşlar gibi. Fotokopi bilgi koymuşlar sağa sola. Al istersen ama çıkarken parasını öde yazıyor o kadar güveniyorlar, ödeyeceğinize. Fotokopide Türk ve Alman hükümetlerinin anlaşmasıyla eserlerin Almanya’ya getirildiği yazıyor. Neden eserler geri isteniyor o zaman? Müzedeki eserler için Türkçe açıklamalar yazmışlar ve Türkçe rehber kulaklık veriyorlar. En azından bu kadarını yapmışlar.

Engelli insanların cinselliklerini yaşamasını sağlamayı amaçlayan ‘cinsel asistanlık’ Avrupa’nın bazı ülkelerince ‘profesyonel meslek’ sayılıyor, diğerlerince farklı gözle bakılıyor. ‘Nasıl dokunacağını ve dokunulacağını gösteriyor’ bu asistanlar, kimisi ise orgazma ulaşmasına yardımcı oluyor. İsviçre’de 8 yıldır meslek bu iş. Hollanda, Almanya ve Danimarka’da da var. Fransa’da ise meslek sayılmıyor. Saatte 220 euro kazanıyorlar. Kimisi aile sahibi.

Sabah 7:30'da gezmeye başlayarak gezmek istedigim heryeri geziyorum dört günde. Ne demişler erken kalkan yol alır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder