Çin Guilin'de Miao Halkı kıyafetleriyle

22 Kasım 2011 Salı

Isabel Allende’nin The Sum of Our Days Kitabından Kültürel Farklılıklar Hikayeleri

Salvador Allende’nin yeğeni olan yazar, Pinochet döneminde ülkesi Şili’yi terk edip Venezüella’ya yerleşir. 1990’larda ise Amerika’ya. 2006 İtalya Kış Olimpiyatları açılışında bayrak taşıyan 8 kişiden biridir. 8 kişiden onu en çok etkileyense Afrika köylerinde kadınlarla çalışan ve bugüne kadar 30 milyondan fazla ağaç diken Wangari Maathai.

‘Amerikalı eşim Willie asla neden çocuklarıma yakın oturmak istediğimi anlayamadı çünkü Amerika’da çocuklar okulu bitirince ailelerini terk eder ve sadece Şükran günü ve Christmas’da evlerine döner. Amerikalılar Şililerin klan halinde yaşama geleneğini duyunca şok oluyorlardı’ der kitabında

Budism ve Hinduism’de sık sık görülen tütsü, mum ve çiçekler şunları sembolize eder. Düşüncelerimiz aynı duman gibi havaya yükselir. Mum aklı, netliği ve yaşamı temsil eder. Çiçek güzellik ve devamlılığı anlatır, ölselerde arkalarında tohum bırakırlar.

Şili’de emniyet kemeri takan pek yokdur. Kimsenin zamanından önce ölmeyeceğine inanılır.

Hindistan seyahatinde bir kadın bebeğine ona vermek istemiş. Neden diye sorduğunda, ‘çünkü kız, kimse kız istemez’ demişler.

Arkadaşı Çin’den evlat edinmek istediğinde ise Çin’de sadece kız çocuklarının yurtdışına evlatlık verildiğini öğrenmiş.

Mavi gözlü eşi Willie Moğolistan’a gittiğinde, eski Çin gelenklerine göre küçük kalsın diye çocukluğunda ayakları bağlanıp deforme edilen 100 yaşındaki kadın Willie’yi görünce çığlıklar içinde kaçmış. Daha önce hiç mavi gözlü kimse görmediğinden ölümün onu almaya geldiğini düşünmüş.

....ABD’de Baptist rahipler kadının erkeğe boyun eğmesi gerektiği hakkında söylevler vermeye başladı. Binlerce aile çcocuklarını laik fikirlerinden korumak için okula yollamayıp evlerde eğitmeye yöneldi. Sonra bu çocuklar Hristiyan Üniversitelere gittiler. Bush zamanında Beyaz Saray’daki stajyerlerin %70’i bu okul mezunlarıydı...

ABD’nin motto’su ‘the land of the free and the home of the brave’ yani özgürün yurdu, cesurun eviydi. 11 Eylül sonrası cesur kısmı çok ironik gelmeye başladı çünkü korku sürekli işlenir oldu. Şili’li arkadaşı her seferinde Arap sanılıp uçakdan indirilip aranmak yerine kafasını sıfır numara kazıtmak zorunda kaldı.

Çinli muhasebecisi Çinden bir web sayfasından kendine uygun hemşire bir gelin buldu. Gelin tek kelime İngilizce bilmeden, kayınvalidenin kötü tavırlarına rağmen ABD’ye gelmekden çok mutluydu. Neden mi? 3-4 ayda bir hastanenin baş cerrahıyla beraber bir hapishaneye gidip ölüm cezasına tanıklık ediyordu. Mahkumlar vurulur vurulmaz, cerrah organlarını alıp buz kutularına koymaya başlıyordu. Böbrekler, karaciğerler, gözler...Hem hapishane hem de cerrah bu işten iyi para kazanıyordu.

Şili’nin milli bir azizi var Padre Hurtado. Halk ondan yardım isteyip kiliseye bağişta bulunur. ‘acıtana kadar ver’ der Padre Hurtado. Güzel der...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder