11 hanedana 4000 yıl başkentlik yapmış ve İpek yolunun en
doğu noktası olan Xian’da ‘büyük vahşi kaz’ pagodasını geziyorum. Pagoda,
Buda’nın Hırka-i Saadet’inin olduğu yer anlamına geliyor. İsmi ise bir rivayete
dayanıyor. Dendiğine göre aç keşişler yiyecek için dua ederken bir kaz sürüsü
geçer ve kazların başı alçalır, onu yemezler önce yakıp sonra gömerler,
böylelikle sürüyü getirdiği için ona saygı gösterirler. Çünkü Hintli keşişler
ölünce yakılır, Çinliler ise gömülür.
‘Batıya Yolculuk’ kitabının yazarı tarafından yaptırılır, bu
pagoda. İmparator sponsor olur Hindistan’da 17 yıl sürecek bu geziye ki yazar
eski Budist ve Hindu belgelerini bulup getirebilsin.
Pagoda cennetin yedi katını temsil etmek için yedi katlı
yapılmış. Tapınaklarda görülen üç Buda geçmiş, bugün ve geleceği temsil ediyor.
Feng shui’ye göre pagodalar şehrin tepelerinde ya da nehirlere karşı yapılırmış
ki şehri sellerden korusun ve iyi şans getirsin. Tapınakda tahta parçalarına yazılmış
dualardan alıp, ismini yazıp, belirtilen yere asıyorsun. Sağlık, iş hayatında
başarı, tabii ki aşk bu duaların belli başlıcaları. Tütsüler alıyor insanlar,
yakıp Buda’ya karşı saygı eğilişini yaptıkdan sonra büyük, ayaklı küvet benzeri
tütsülüğün ortasındaki külün içine yerleştiriyorlar bunları.
İnançlarına göre tütsü insanları saflığa ulaştırıyor. Tütsülerde
gamalı haç işareti var. Her ne kadar Hinduism ve Budism sembolü olsa da tarihde
ilk gamalı haç sembolü, rehberin dediğine göre, Alacahöyükdeki Hatti
prenslerine ait mücevherlerde görülmüş.
Çanın cennetin
sesi olduğuna inandıklarından tapınaklarda mutlaka çan bulunuyor. Önemli
seremonileri ve rahiplerin görevlerinin başlangıçlarını haber veriyor.
Budismin
koruyucusu ve sonsuz bir hayat yaşayan 18 tane azizi (arhat) var. Gerçekte 16
arhat olmasına rağmen sanskritçe metinlerden yanlış yorum yapılması veya
tercüme edilmesi yüzünden 18 arhat olduğuna inanmışlar.
Şehir surları göz alabildiğine devam ediyor, sık sık da
gözetleme ve haberleşme kuleri var. Toplam uzunluğu 24km, genişliği ise 16m’ye
kadar uzanıyor. Surlarda yanımıza sık sık gelen kadın, erkek, çocuk Çinliler
bizle resim çektirmek istiyorlar.
Baştaki taç nasıl
ki statü semboli ise yapıların çatıları da öyle ve evin sahibinin statüsüne
göre çatı şekli de değişiyor. Nanjing başkentken, burası Xian İmparatorunun
ikinci oğlunun egemeliğindeki feodal bir araziymiş, o yüzden de Xian’daki
çatıların sadece iki katlı çatısı olabilirmiş.
Şehir, İpek yolu üzerinde olduğundan dolayı Müslüman
tacirleri konuk olarak ağırlamış önceleri. Bu tacirler Çinli kadınlarla evlenip
Müslümanlığı getirmişler şehre. Bu müslümanlara Hui diyorlar. Burda müslüman ve
müslüman olmayan Çinli sorunu yaşanmıyor.
14. yüzyıldan kalma Ulu Camiiyi geziyorum ama söylemeseler
buranın Budist bir tapınak olduğuna yemin edebilirim. Mimarisi aynen bir
tapınak gibi. Müslüman olmayan turistleri içeri almıyorlar. Avrupalılar kapıda
beklerken biz gezebiliyoruz.
Terracotta askerleri 1974’de kuyu açmaya çalışan köylüler
tarafından bulunmuş. O köylülerden biri bugün müze mağazasında kitaplarını
imzalıyor. Terracotta bir tür toprak ya da kil. Bu askerler, 2200 sene önce
Çin’deki altı hanedanlığı tek bayrakda birleştiren despot Qin Shi Shuangdi’nin
mezarını koruyan ordu. O zamanların adetine göre Qin başa geçer geçmez mezarını
hazırlatmaya başlamış.
Mezar odalarından sadece biri 230x62m boyutlarında. 7000
civarında asker okları ve atlarıyla heykelleştirilmiş burada. Orjinalinde her
asker renkli boyalarla boyalıymış ama bugüne sadece çamur renginde
kalabilmişler.
Mezar odasının kenarlarını kaplayan askerlerin son sırası
dört yöne bakıyor ki farklı yönlerden gelecek saldırıları durdurabilsinler.
Odaların üstü tahta bir çatıyla kaplanmış ve çatının üstü fiber örtülerle ve
üstü de toprakla kapanmış. Mezar odalarının kapısı ise tahta sütunlarla
kapanmış. Mezarda süvariden okçuya kadar her tür ve rütbede asker
heykelleştirilmiş. Saç şekillerine göre ise rütbeler anlaşılıyor. Saçlar yandan
ayrıksa asker anlamına geliyor, at toynağı gibi ise general, arkadan kesintili
ise subay. 8 farklı vücut şekli, 3 farklı ayakkabı, 2 farklı bot yapılmış.
Mızraklar bronzdan ve ilk bulunduklarında kağıdı kesecek kadar
keskinmişler. Askerler gerçek insan
boyutlarında ve kolları yüzleri yedi ayrı parçadan yapılarak birbirlerine
takılma suretiyle birleştirilmiş.
Mezar hala bir tepecik halinde ve açılmamış. Mezar alanı 6
km kare. Mezar doğuya bakıyor. Dünyanın en büyük mezarı olan bu sahanın 36 yıl
boyunca 720bin işçi tarafında inşaa edildiği yazıyor belgelerde. Tümülüs
dünyayı temsil ediyor, dağlar, içinden civa akan göller resmedilmiş, çünkü imparator
gökyüzü ve yeryüzünü temsil ediyor. Mezarda oturan kadın figürleri ise
hizmetçileri temsil ediyor. Ayrıca akrobatlar ve hayvanlar da var. Mezarın
tavanının değerli taşlarla bezendiği anlatılıyor belgelerde. Mezarın içinde
tuzakların olduğu da belirtiliyor. Çocuğu olmamış 48 cariyeyi de canlı canlı
gömmüşler mezara. Mezarı inşaa edenlerde yerini söylemesin diye öldürülmüş. Ayrıca
460 aydın canlı canlı gömülmüş mezara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder